Basit Olan Zordur

Basit olan zordur. Kendi içinde çelişen küçük bir cümle aslında. Basit olan nasıl zor olabilir? Adı üstünde basit, kolay olmalıdır, ulaşılabilir olmalıdır. Ama değildir. Basit kelimesi ile tarif ettiğimiz birçok şeyi düşünün, hepsi şu andaki yaşantımızda ulaşılması en zor olandır. Basit yaşam, basit iletişim, basit ulaşım, basit yemek….

Basit olan zordur. Çünkü insanoğlu karmaşayı sever. Hayatı karmaşıklaştırmayı sever. Şehirlerde yaşar, birçok özelliğini kullanmayı bilmediği teknoloji ürünlerini kullanır. Birden çok özelliği olan şeyleri almayı sever. Karmaşık yollar, metro hatları, saniyede metrelerce giden asansörlerde inip çıktığı akıllı binalarda yapar, devasa gemiler, uçaklarla üretir. İnsanoğlu içgüdüsel olarak aklının sınırlarını zorlamayı sever. Aslında bu şekilde de olmalıdır çünkü doğanın bize bahşettiği yaşamak için kullanmamız gereken özelliğimiz işte bu sınır tanımaz aklımızdır.

Aklımız bizi her geçen gün biraz daha karmaşık bir hayata sürüklerken, basit olarak tabir ettiğimiz şeylerden gün geçtikçe uzaklaşırız. Elektriğin olmadığı, kuyudan su çekilen, soba ile ısınan bir evimiz yoktur artık. Ağaçtan meyve, tarladan sebze, inekten süt almak yerine, meyve sebze reyonlarımız, çeşit çeşit et, peynir, süt satan raflarımız vardır. Aklımız sayesinde bu raflar hep doldur ve biz kolaylıkla ellerimizi kirletmeden paketlenmiş olan bu ürünleri alıp akıllı evlerimizde odun bulmak zorunda kalmadan sıcacık yaşamlarımızı sürdürebilmekteyiz.

Birçoğumuzun artık kaslarımıza (el ve göz haricinde) ihtiyacımız kalmamıştır. Bu nedenle, basit yaşam süren atalarımızın yaptığı gibi kazma, kürek, çapa kullanmamız gerekmediğinden, yine aklımızla ürettiğimiz ve bizi 20 dk. kadar bir sürede forma sokan fitness salonlarında biraz çalışmamız gerekir.  Tabii bu aletleri kullanabilmek için kastan çok yine aklımızı kullanmamız şarttır.

Uzun lafın kısası dostlar, biraz anlatmaya çalıştığım üzere, basit yaşam artık bizden fersah fersah uzak olduğundan zordur. Basit yaşamın adı outdoor spor olmuştur ve bunu yapan EXTREME insanlardır. Normal insan markete arabayla giderken bu kardeşlerimiz dağda kamp yapar, ateş yakar… Yani atalarımızın binlerce yıl yaptıkları şeyi yapabildikleri için zoru seçmişlerdir.

Basit olan zordur. Çünkü aklı basitleştirmek zordur. Aklı belirli sınırlarda kalmaya zorlamak zordur. Ama nasıl bir atlet bir yarıştan sonra kaslarını dinlendirmeye ihtiyacı varsa, zaman zaman aklında kendini dinlendirmeye, gereksiz ağrılıklardan kurtulmaya ihtiyacı vardır. Ama akıl uyuyarak dinlenmez. Gecelerce günlerce uyusanız bile akılınızı dinlendiremezsiniz. Akıl ancak basitleşerek dinlenebilir. Akıl çözmek zorunda olacağı soruları azaltırsanız, dinlenir. Çünkü o zaman o sorulara vereceği cevapları bulmak yerine kendine farklı uğraşlar edinir ve dinlenir.

Bozcaada işte burada devreye girer, Bozcaada da olmak insan aklını hafifleten bir yerdir. Adada olduğunuzda kendinize en çok neden adada yaşamıyorum sorusu olur. Bundandır adada aklınız dinlenir ve yenilenir. Belki de bugün kullandığımız birçok matematik kuramını oluşturan Thales’in son yıllarını adada geçirmiş olması Bozcaada’nın bu özelliğindendir. Ada’nın doğası, denizi sizi kucaklar ve basitleşir. Günlük kaygılardan uzaklaştırır. Böylece akıl dinlenir ve farklı bakış açıları kazanır.

Basit olan zordur, ama aklınıza iyi gelir, deneyin.